yapay zeka türlerİ nelerdİr? yapay zekanın tarİhçesİ





14.05.2020 - Tunç Furkan Ceylan



Yapay Zeka Nedir?

Yapay zeka, belirli bir görevi veya görevleri yerine getirmek amacıyla insan zekasını taklit eden ve sürekli olarak topladığı bilgiler ile kendisini güncelleyen sistem veya makinelere verilen genel isimdir. Artık hayatımızın büyük bir bölümünde karşımıza çıkan yapay zeka sistemleri bilgisayarların insanlar gibi düşünmesini sağlamaktadır. Daha detaylı bilgi için, Yapay Zeka (AI) Nedir? konulu makalemizi ziyaret edebilirsiniz.


Yapay Zeka Türleri

Geniş bir açıdan bakarsak yapay zekayı reaktif makineler (reactive machines), sınırlı hafıza (limited memory), zihin teorisi (theory of mind) ve öz farkındalık (self-awareness) şeklinde dört tipte sıralayabiliriz.


Reaktif makineler en basit yapay zeka sistemleridir anıları yoktur ve geçmiş deneyimleri kullanma yeteneğine sahip değillerdir. Yazımızın devamında anlatacağımız Deep Blue, bu makineler için mükemmel bir örnektir. Bu makineler ile belirli oyunları daha iyi oynama yeteneği geliştirilebilir ancak kolayca değiştirilemez ve başka durumlara uygulamak zordur. İşlerinin dışında bir dünya kavramları yoktur.


Sınırlı hafıza tipi geçmişe bakabilen makinelerdir. Otonom araçları bu tipe örnek verebiliriz. Diğer araçların hızlarını ve yönlerini gözlemler ve bunu anlık değil de belirli bir zaman dilimi boyunca yapması gerekir. Şeritler, trafik lambaları, yol dönüşleri gibi unsurları da gözlemleyerek kararlarını veren bu araba bir sürücünün yıllar içinde edindiği kadar kalıcı tecrübeleri edinemez. Yılların şoförlerinin gözü kapalı süreceklerini iddia ettikleri seviyedeki tecrübeden ziyade her sürüş sonrası unuttukları tecrübeleri vardır. Bu onları fazla özgüvenin getirdiği kaza riskinden uzak tutsa da tecrübe yönünden bir hayli eksik kalırlar.


Bir diğer makine tipimiz ise zihin teorisidir. Bu tip için bizim şimdiki ve gelecek teknolojimiz arasındaki ayrım noktası diyebiliriz. Bu makineler sadece bir olay veya dünya değil, dünyadaki insanlar, hayvanlar ve nesnelerin hakkında da fikir ve hafıza oluşturmalıdır. Bunu biz insanlar yapamasaydık toplumları kuramazdık. Birbirimizin niyetlerini ve amaçlarını anlayarak, bilgilerimizi hesaba katarak birlikte çalışabildik. Ve yapay zeka bizimle yeni bir yaşam düzenine geçecekse bunları başarabilmelidir.


Son adım olarak öz farkındalık tipimizden bahsedebiliriz. Öz farkındalık, bilinç kendimizin farkında olmamız anlamına gelir. İçsel durumumu bilir ve başkalarının hareketlerinden duygularını tartabiliriz. Trafikte kornaya devamlı basan birisinin sabırsız veya kızgın olduğunu bu öz farkındalık ile algılarız. İşte yapay zeka gelişiminin son adımı bunu yapabilen makineler oluşturmaktır. Şu an bundan uzak olsak da hafıza, öğrenme ve kararları geçmiş deneyimler ile bağlama yetenekleri üzerinde çalışmalar devam ediyor.



Yapay Zekanın Tarihçesi


İnsanlık uzun bir geçmişe sahip olsa da tüm bu yapay zeka gelişmelerini kısa sürede başardık ve gelecekte daha hızlı bir gelişim de mümkün gözüküyor. Tarihsel bir örgüyle yapay zekayı ele almak gerekirse, 1950-1960 yılları arasında ilk yapay zeka filizlenmelerine şahit olmaya başladık. IBM şirketi 1956 yılında ilk yapay zeka programı olarak bir satranç programı yazdı. Bu program sonrasında yapay zeka sürekli geliştirilmeye çalışıldı. Makine öğrenmesi olarak bilinen binary(ikili) sistem ile yapay zekanın gelişim şansı çok düşüktü. Çünkü doğanın ve insan yapısının aksine sadece bir ve sıfırdan oluşuyordu. Ancak 1960 senesinde temelleri atılan ve hala gelişmekte olan bulanık mantık yöntemi, yapay zekayı daha kavranabilir bir hale getirdi. Bulanık mantık sayesinde bugün kullandığımız telefonların ekran parlaklığında farklı seviyeleri görebiliyoruz. Bunun gibi çoğu örnekte bilgisayarlara farklı değer aralıklarını öğretebilmekteyiz.


Yapay zeka adına yapılan önemli çalışmalardan biri ise Alan Turing tarafından gerçekleştirildi. İkinci Dünya Savaşı seyrini, Enigma’nın algoritmasını çözerek değiştiren bilim adamı yapay zeka için kendi soy ismi ile anılan bir test gerçekleştirdi. Bu testte bilgisayar başında oturan insan iletişimde bulunduğu karşı tarafın insan mı yoksa yapay zeka mı olduğunu anlayamaz ise, sistem başarılı sayılıyordu.





Bilgisayar biliminin kurucusu olarak kabul edilen bilim insanı Alan Turing



Tüm bu gelişmeler ile sürekli hızlanarak gelişen yapay zeka 1997 yılında dünya satranç şampiyonu büyük usta Garry Kasparov’u yenen Deep Blue isimli bilgisayar ile ilk önemli başarısını gerçekleştirdi. Deep Blue satranç tahtasındaki parçaları belirleyip, hamle tahminlerinde bulunabiliyordu ve buna göre en uygun hamleyi yapıyordu.


Şimdi ise sağlık, ulaşım, eğitim, savunma sanayi gibi birçok alanda yapay zekanın kullanımına şahit oluyoruz. Yapay zeka bazen telefonlarımızda bizlere hava durumunu veya gitmemiz yolu gösteren asistanlarımız bazen ise güvenlik noktalarında tehlikeli durumları yetkili personele ileten bir yardımcı olarak yaşamımızın bir parçası haline geldi.


Yapay zekanın hayatımızla bu derece içli dışlı olması, ona karşı olumsuz bakış açısında insan sayısını da arttırıyor. İnsanlar yapay zekanın gelecekte büyük bir işsizlik durumuna sebep olacağını düşünüyor. Bir grup insan ise yapay zekanın insanlık adına felakete neden olacağına inanıyor. Günümüzde hala yapay zekanın sınırları insanlar tarafından çizilmektedir. Yani bizim yazdığımız kodların dışına çıkamıyor ve kendi kodunu düzenleyemiyor. Dolayısıyla bugün elimizdeki bilgisayar donanım teknolojisi ile bu korkunun gerçeğe dönüşmesi imkansıza yakın bir durumdur. Ancak kuantum bilgisayarları ile gelecekte kendi davranışlarını oluşturan yapay zeka sistemleri olup olmayacağını ancak zamanla görebileceğiz.


Tüm bu olumsuz düşüncelerin bir kaynağı da yapay zekanın sanat, edebiyat dünyasındaki insanları da etkilemiş olmasıdır. “Westworld” ve “Ex-machine” gibi filmler yapay zekaya olan olumsuz bakış açısından etkilenmiş ve bu bakış açısını da güçlenmiştir. Ancak Dan Brown’ın kaleme aldığı ‘Başlangıç’ kitabı gibi yapay zekanın her daim insanın hayat kalitesini arttırma ve insana yardımcı olma amacı taşıdığını destekleyen de birçok eser görebiliriz.


Ünlü fütüristler yapay zekanın sonsuza kadar insanların yanında yer alacağını ve bu endişelerin yersiz olduğunu belirtiyor. İşsizlik iddiasına karşı ise son yıllarda gelişen akıllı telefon sektörü sonrası istihdam sağlanmış milyonlarca insanı örnek göstererek, her gelişmenin yeni işler getireceği fikrini belirtiyorlar.


Günümüz teknolojisinde yapay zekalar verilen girdileri harmanlayarak beste yapabilir, resim çizebilir. İstatistiklerden yararlanarak hava tahminlerinde bulunabilir. Ancak bir insanın sahip olduğu soyut duygulara erişemez. Ayrıca insan beyninin işlem kapasitesi hala bilgisayarların çok ilerisindedir.


Doğal zekanın aksine yapay zeka yaratıcılık sorununa sahiptir bununla beraber yapay zeka unutmaz, kolay paylaşılabilir, manipüle edilemezdir. Yapay zeka tüm bu görüşlere karşı gelişmeye ve daha ilgi çekici olmayı sürdürecek gibi görünüyor.





Kaynakça:

1) Adal Eşref, Yapay Zeka , Retrieved from https://www.itu.edu.tr/

2) Copeland B.J.,Alan Turing, Retrieved from https://www.britannica.com/

3) Tandoğan Zeynep, Yapay Zekanın Geleceği, Retrieved from https://kantin.sabanciuniv.edu.tr/

4) Arıkan Mehmet, Yapay Zeka Nedir?, Retrieved from https://www.mediaclick.com.tr/

5) Arend Hintze, Understanding the four types of AI Retrieved from https://theconversation.com/

6) Pirim Harun, Yapay Zeka, Retrieved from https://dergipark.org.tr/

7) Header Fotoğrafı: ​http://www.fintechbd.com/alan-turing-father-of-modern-computer/