Marka ve kişilerin dijital ortamlarda kişisel bilgilerinin korunması amacıyla, Avrupa Birliği Veri Koruma Yönergesi (GDPR) 25 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe girdi. Yani sanal asistanınızın sizle alakalı topladığı bu verilerin herhangi bir üçüncü parti uygulama ile veya kişiler ile paylaşılması yasalar tarafından yasaklanmış durumda. Ancak dosya deposu olarak kullanılan bulut şifreniz veya cihazınız bir başka kişi tarafından ele geçirilirse bu bilgileri sızdırması da mümkün. Tabii ki artı ve eksileri kişisel olarak değerlendirip güvenip güvenmemek kullanıcıların kendilerine kalacaktır. Ancak bugün cep telefonu kullanmayan insan nasıl çok az ise gelecekte de sanal asistanları güvenlik tehdidi gerekçesi ile kullanmayan sayısı az olacaktır diye düşünmek mümkün.
Robot Asistanların (Sanal Asistan) kullanım alanları ve geleceği?
Sanal asistanların kullanım alanları her geçen gün genişlemektedir. Önemli araştırma şirketlerinden birisi olan Gartner, 2024 senesine kadar finansal robot asistanların, müşteri etkileşimlerinin %15’ini müşteriler adına gerçekleştireceği tahmininde bulunmaktadır. Robot asistanların fonksiyonlarını hava durumu, bankacılık ve sosyal etkinlikler gibi konularda bilgi verme, takvimde toplantı ayarlama, alarm kurma, müzik çalma gibi günlük hayata yardımcı olacak işlerde yaygın olarak görebiliriz. Bunun yanında alışveriş yapma, otobüs bileti alma, devlet dairesi işleri gibi konu bazında işlemler yapma ve bir kurumun müşteri hizmetleri işleri ile teknik servis sağlama gibi fonksiyonları da vardır.
Gelecekteki sınırlarını ise belki de insanın hayal gücüyle belirleyebiliriz. Konuşma özellikleri, imge işleme ve doğal dil işleme ilerledikçe sanal asistanlarımız daha donanımlı bir şekilde hayatımızın büyük bir parçası olma yolunda ilerleyecektir. Sadece komutlar verdiğimiz ve yanıtlar aldığımız birer sanal asistan değil aynı zamanda her an yanımızda bulunan psikolojik destek dahi sağlayabilen robot asistanlarımız olacaklar. Yine Gartner araştırmalarına göre beş sene içinde kurumların %30’unun diyalog bazlı yapay zeka teknolojileri yani sanal asistanlar kullanacağı öngörülüyor. İki seneye kadar ise beyaz yakalı her 10 kişiden yedisinin günlük işlerini sanal asistanlar ile etkileşim içinde halledeceği tahmin ediliyor.
Daha önce yapay zeka konulu makalede bahsettiğimiz gibi diziler, filmler ve kitaplarda da bu yapay zeka ve sanal robot asistanlar bolca işlenmektedir. 1982 yılında yayına girmiş Kara Şimşek (Knight Rider) dizisinde Michael karakterinin sanal asistanı KITT gibi arabalar, Kara Ayna (Black Mirror) dizisinde gördüğümüz robot ev koruma köpeklerine kadar her şeyi birbirine entegre eden bir sanal asistan belki de çok yakın zamanda hayatımızın içinde olacaktır. (Cümle kitap spoileri içeriyor) Aslında tüm bunlara en iyi örnek Dan Brown’ın Başlangıç adlı romanındaki Winston karakteridir. Bu karakter başta bir müzede asistan olarak tanıtılsa da sonrasında gerçek bir insan değil bir sanal asistan olduğunu öğreniyoruz. Yapay zekası ile sınırsız bilgi havuzu ve her koşulda doğruyu bulmayı amaçlayan komutlarıyla, duygularıyla hareket eden insanlara göre daha isabetli kararlar vermeyi başarabilmiştir.